Dijital veri yoktur dijital bağımlıklık vardır.
- 1. Dijitalde üretilen her şey dijitalde kaldığı müddetçe bir gün yok olması kaçınılmazdır.
“En sevdiginiz insanlarla en kıymetli anılarınızı 1 ve 0’dan oluşan dijital veriler halinde kör bir kuyuya atıyorsunuz.” diyor Sinan Canan.
Dijital veri yoktur diye bir iddiada bulunmak çok büyük hata olacaktır. Bulunduğumuz zamanda hemen hemen tüm bilgilere ve kaynaklara dijital yollarla ulaşıyoruz. Basılı eser olmasına karşın tercihimizi bazen dijitalden yana kullanıyoruz. Fakat Canan’ın verdiği örneklerden ne demek istediğini anlayabiliyoruz. Kendimden örnek vermem gerekirse msn’deki sohbetlerimi, sildiğim facebook hesabımdaki gönderileri ve twitleri, çektiğim binlerce snap’leri arşivlemediğimden (dijital veya basılı), şu anda hepsi bir hiç. Konuşulanlar, yazılanlar, kaydettiğimi sandığım anılar…
- Teyzem gençliğinde yazdığı aşk mektuplarını anneannemin evinde bulduğu gün tekrar 19’una geri dönmüştü. Bizi biz yapan da anılarımız değil midir zaten.
Ben ve benim çağımda bu büyük bir sorun olacak. Sevgilimizden ayrıldığımız gün instagramdan beraber çekildiğimiz fotoğrafları kaldırır, tüm mesajları siler ve yeni bir sayfa açarız geleceğe. Geçmişimizi bilmeden bir hiç uğruna o ‘kör kuyuya’ atarız. İşte bizim sonumuzu getirecek dijital problemlerden biri. Geçmişimizle yüzleşmekten kaçmak ve kaçınmak, ayrıca bunu bu dönemde çok etkili bir şekilde başarıyoruz.
Hal böyleyken dijitalde ürettiğim her şeyi tekrardan sorgulamaya başladım. Buraya yazdıklarım, instagramda paylaştığım fotoğraflar… Özellikle fotoğraf mevsuzu biraz sıkıcı.
Bir de bu telefonlarla herkes artık fotoğraf çekiyor ama ortada sanat yok. Fotoğrafla sanat olacağına gerçi pek inanmam, resmin yerini hiçbir şey tutamaz ama cep telefonuyla çekilen şeye de ne kadar sanat denilebilir? Belki “yakalama” diyebiliriz. Çekiyorsun; bir delil, bir kayıt kalıyor. Bu sebeple “fotokayıt” diye de isimlendirilebilir. Ama bu fotokayıt da hiçbir zaman bir resim ya da bir fotoğraf olamaz. Dahası, o çekilen yüzlerce fotoğrafın yüzüne bakan yok; cihazların içinde kalıyor. -İlber Ortaylı,(Bir Ömür Nasıl Yaşanır?)
Mobil fotoğrafçılık benim için bir dönem tutkuydu. İlber hocanın dediği gibi “fotokayıt” olduğunu anlamam uzun sürmedi. Bir süre sonra her kare anlamını yitirdi. Telefonun hafızasını doldurmaktan başka benim için hiç bir anlamı olmamaya başladı. Daha sonra dijital bir fotoğraf makinesiyle devam ettim bu tutkuma. Sonuçta elde ettiğim, işi zorlaştırarak bilgi ve deneyim gereksinimleriyle daha kaliteli “fotokayıtlar” .
Dijital sadece kör bir kuyu değil aynı zamanda dipsiz ve bağımlılık yaratan bir kuyu. Gel görki dijitali seviyoruz. Dijital bizim en büyük depomin kaynağımız. Hele ki bu depomin bize ‘beğeni’, ‘retweet’, ‘claps’ şeklinde sunuluyorsa.
Bilgisayarlar, internet ortamı, “kimlik değişimine” izin vermektedir, bu da kendine özgü bir “coşkunluk” hali yaratır. -Nevzat Tarhan
- 2. Konu geldimi bağımlılığa.
Genetik yapı incelendiğinde, kuşun genetik yapısının uçmaya, atın genetik yapısının koşmaya ayarlı olduğu görülürken, insanın da belirli bir amaca yönelik olarak çalışmak için yaratılmış olduğu görülür. İnsanın hangi amaç uğruna çalışacağı, kendi iradesine bırakılmıştır.İnsandaki seçme yeteneği doğru bir amaca yönelmezse, belli alışkanlıklar amaç olur.Bu alışkanlıklar müzik dinleme, internete girme, televizyon izleme, kitap okuma, tavla-kağıt oynama, çay-kahve- sigara içme, içki ya da uyuşturucu kullanma veya cinsellik olabilir.Kişinin çalışma gücünü, verimini azaltan, çevre ile ilişkisini bozan, beden ve ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olan alışkanlıklar yaşamını şekillendirmeye başlar.- Nevzat Tarhan,(Bağımlılık: Sanal veya Gerçek)
Belli alışkanlıkların amaçlara dönüşmesi.
Dijitalleşme ve dijital dünyada vakit geçirmek bir takım amaçlar yarattı diyebilir miyiz? Pek ala diyebiliriz. Sosyal medya diye adlandırdığımız kişisel dijital dünyamızda farklı platformlarımız oldu. Her biri için ayrı ayrı amaçlarımız ve büründüğümüz kişiliklerimiz var. Bu amaçlara ulaşabilmek için çok çalışmamız gerekebiliyor. Ve sonuçta sosyal medya bağımlısı oldunuz, tebrikler!
Bu bağımlılığı sürdürülebilir kılmak için ise durmadan çalışan bir ekip var. Daha fazla tatminiyet, ün, para ve depomin için hepimiz o dijital kapıda bekliyor olsakta o ekip bir şeylerin aynı kalmayacığını ve sürekli bir değişimin kaçınılmaz olduğunun farkında. Bu konuda en başarılı şirketin Instagram olduğunu söyleyebilirim. Her zaman kendisini yenilemekten geri durmadı ve cesur adımlar attı. Amaçlarının bağımlılığı sürdürülebilir kılmak olduğunu düşünmüyorum fakat üzerimizde yarattıkları sonuç alışkanlıktan çıkıp bağımlılığa dönüşüyor. Farkındalar ve bundan memnun olmama gibi bir durumları yok.
Bağımlılıkla değil de sosyal medyanın üzerimizdeki negatif etkilerini azaltmakla ilgili çalışmalar her geçen gün artıyor. Instagramda boş durmamış oturup düşünmüş ve ‘beğeni’ sayılarının insan üzerinde baskı ve gerilim yarattığı sonucuna varıp bu sayıları kaldırırsak acaba ne olur diye merak etmiş.
Instagram beğenilerimiz artık böyle gözükürse neler değişir? Instagramın hedeflediği sadece insanlar üzerindeki negatif algıyı kaldırmak mı yoksa arkaplanda başka işler var mı?
İlk duyduğumda haberi çok sevindim. Çünkü içeriğe odaklanmak yerine rakamlara takılıyoruz. Instagram bu şekilde az beğeni alacağım korkusu olmadan insanların fotoğraf paylaşmasını hedefliyor. Bunu özellikle story paylaşır gibi düşünmeden paylaşmamız isteniyor. Böylece paylaşım sayısının artması kaçınılmaz bir son olacaktır.Paylaşımları arttırmak ise bağımlılığı beraberinde etkileyecektir. Young’ın 1999’da yaptığı internet bağımlılığı tanı ölçütlerinden biri de ‘internetten duyulan keyfin artmasıyla beraber kullanımında doğru oranda artması’ imiş.
Deneme sürecinde olan Instagram şu anda verileri toplamaya başlamış bulunmakta. Daha fazla paylaşım mı olacak yoksa aksine şaşırtıcı sonuçlar mı gelecek göreceğiz. Benim şahsi fikrim ise bağımlılık bir yana yaratıcılığın bundan çok etkileneceği. Instagram paylaşımlarında her şey beğeni içinmiydi yoksa sanat ve içerik kaygısı güdülüyor muydu, bence bunu anlamanın deneme sürecinde çok etkisi olacaktır. Bu süreç post paylaşımını arttırarak bağımlılığı da arttıracak. Aynı zamanda birçok dijital özgüveni olmayan kullanıcılarıda teşvik etmesi bekleniyor.
Gel gör ki bir gün Instagramında sonu gelecek ve yarattığımız, ürettiğimiz, beğendiğimiz her şey o kör kuyuda kalacak.
Harper Lee’nin de dediği gibi ‘Ben yalnızca kaçınılmaz olan bir şeye boyun eğdim.’